Siir

Birbirine Karışmayan İki Denizdik Biz

İki deniz Birbirine karışmayan iki deniz Hem uzaktık hem çok yakındık biz Geçerdi üstümüzden koca koca gemiler Yıllar geçti ki bu sırrı onlar hiç bilmediler Ve bir gemi yaklaştı bir gün sırrımız oldu ayan Gerçi Rabbim kelamında etmişti bunu beyan...

Bu Hitabı İyi Duy!

Kur’an’a gel dediysem etmedim sünneti inkar O nebevi sünnet bize hak nebi’den yadigar Bana gelen bilgileri kitaba arz ederim Kitap onay veriyorsa ben itibar ederim Biri çıkar der ki ‘salat’ yardımlaşma demektir Kıyam, rüku veya secde gereksiz...

Aşk Neydi Öyleyse?

Aşk neydi öyleyse ? Yusuf’un düştüğü dipsiz kuyu mu Züleyha’nın sinesindeki kasavet mi ? Gönüllerdeki hasret mi? Aşk, intizardı ve belki de hicretti Kavuşmak için gitmekti Aşk, Yusuf’un arkadan yırtılan gömleği Aşk, maşuk’un duası ve emeği...

Nadim Olmadan

Uyanırız uyuruz, Uyuruz ve yine uyanırız Sonra bir bakarız ömür gecmiş Dostlar göçmüş Vakit gelmiş Rüya bitmiş Sessiz bir gemi kalkar olmuş limandan Iste o dem hoş bir kaç hatıradır sadece Sana kalan zamandan

Sessizce

Çiçekler sessiz acar Sessizce ışıtır seni ışık Sükunet sırrıdır güzelliğin Sessiz konuşur maşuk ve aşık Sessiz verir mesajını kurumuş yaprak Sessiz okunur en güzel şiirler Sessiz eser gönüllerde rüzgar Sessiz yaşanır kırgınlıklar Sessizdir...

Ümitvar Ol!

Yusuf’un kuyusu kadar derin de olsa yaraların, Nuh tufanı kadar şiddetli dahi olsa imtihanın, ve yalnız kalsan Yunus gibi duymasalar hiç sesini, Havvanı kaybetsen meydan-ı dünyada Adem misali, evlat ve ateş sınavın olsa İbrahim gibi, yola...

Dün Gece

Dün içimin göklerinde fırtına koptu yine, Çatladı içimdeki toprak, Ve yükseldi sular kıylara deyin, Çiçekler hazan oldu, Gönüller nalan oldu, İçim bir tuhaf oldu, Ve ben yine yalnız uyudum kollarında gurbetin. En çok baharı özledim mevsimlerden...

Yalnız Geldim Yalnız Giderim

Dunya durunca basim donecek Yalniz geldim , yalniz giderim Gunes dogunca mumlar sonecek Ben o fecr-i sadiki hasretle beklerim … Ezeli bir nagmedir gonlumde calan Yalniz duydum, yalniz dinlerim Ask bir umman oldu icimde akan Yalniz girdim...

Sesleniş

Bu ne taassub yahu bu ne biçim gaflet Sabrım dağlar kadardı eridi nihayet Hak nebi’nin unutulmuş o diriliş destanı Resul deyince gelen akla bir bedevi fistanı Miras kalan ondan heyhat sarık şalvar misvak cübbe Zalimler dev olmuş sanki ve bu ümmet...

Buruk Eylül

Bu Eylül içim bir ayrı buruk Kış değil henüz, lakin bir yerim donuk Damarlarımda sanki kan yerine hüzün var Üşütmemişti içimi böyle ne yağan kar ne esen rüzgâr Bayram dahi bayram değil, sanki donuyor iliklerim Gurbet değil acıtan sadece, lakin...

Fısıltı

Hayat merdiveninden inerken ve yaklaşırken toprağa İçimin dağlarında volkanlar patlıyor bir Nisan akşamında Ve eritiyor masivaya dair ne varsa.. Koparken yüreğimde bir asil fırtına Gözümde canlanıyor beyaz bir kefen,siyah bir tabut Bir fısıltı...