Böl ve yönet (Divide and rule) emperyalizmin her zaman ve her dönem en etkili metodu
olmuştur. Zira insanları büyük gruplar halinde yönetmek kolaydır.Zira o grubun lideri ile
konuşmanız onu bağımlı olarak takip eden yüz binleri hatta bazen milyonları yönetmek
demektir. Şayet lider itaatsizlik ederse onu hemen ötekileştirmek ve terörist ilan ederek
halkın gözünde düşürmek ise medyanın görevidir.
Dolayısıyla aklı ve düşünceyi arka plana atan ve hisleriyle hareket etmeyi teşvik eden
tarikat ve benzeri sosyal yapılanmalar emperyalizmin her zaman ilgi odağı olmuştur.
Aklıyla hareket eden toplumları yönetmek ise zordur. Neden mi? Net olmayan konularda
her kafadan başka bir ses çıkar da onun için. Bu her zaman olumsuz bir davranış değildir.
Tarikat ve benzeri yapılanmalar bağlı değil bağımlı olmayı tercih ederler. Liderleri ne
derse onun mukallidi olup gassal elinde meyyit misali onu takip ederler. Şayet liderleri
iyi bir insan ise şanslıdırlar. O zaman suusruzca da olsa kimi güzel şeylerin altına imza
atabilirler. Ancak bunun garantisi yoktur. Dün iyi olanlar bugün kötü olabilirler.
Onun için çözüm aklın ve vahyin rehberliğinde hareket etmek ve insanlara bağımlı olmak
ile bağlı olmak arasındaki farkı anlatmak zorundayız.
Bağlı olanlar ilkeleri, bağımlı olanlar ise şahısları esas alırlar.. Vahiy “ Allah’ın eli
cemaat iledir” der ama sürü yani cemadat iledir demez.
Bağlı olanları yönetmek, şuur ve ikna ile bağımlı olanları yönetmek ise şartlandırma ve
baskı iledir. Bağlı olanlar sorgular, akleder ve itaat eder yada etmez , bağımlı olanlar ise
sorgulamadan ve İlahi kriterlere, akli ölçülere başvurmadan körü körüne itaat etmeyi
erdem zannederler.
Bağlı olanlar parmağın gösterdiği aya bakarlar bağımlı olanlar ise parmağın kendisine ..
İslamoglu’nun ifadesiyle cama bakan camı görür camdan bakan ise güneşi ..Bağımlılar
cama bakar, bağlılar ise camdan bakar.Bundan dolayıdır ki bağımlı olanlar, hadiselerin
arka planını görmek ve yapılmak istenen ile ilgili kafa yorma zahmetine girmek yerine
sürü psikolojisiyle hareket etmeyi tercih ederler.
Bağlı olanlar kaliteye,niteliğe yani keyfiyete bakarlar bağımlı olanlar ise sayıların,
binaların ve paraların yani kemmiyetin enkazı altında kalırlar..
Bağlı olanlar küffarın elinde şehid olmayı en büyük erdem telakki ederken bağımlı
olanlar, gassalın elinde meyyit olmayı yani liderlerine körü körüne bağlanmayı hizmet
kabul ederler.
“Bağ” anlamına gelen ‘ukâl’ ile ‘akıl’ Arapçada aynı kökten gelir. Dolayısıyla bağlı
olmak icin akıl ve vahiy temel esastır. Bağımlı olanları ise motive eden kör bir taassubtur
sadece.
Bağlı olanlar “ Onlar sözün tamamını dinler ve en güzeline uyarlar” ayetindeki gibi akıl
ve gönül insanlarıdırlar. Bağımlı olanlar ise “Onlar ahbarlarını ve ruhbanları nı
rabler edindiler” ayetindeki gibi çok tehlikeli bir yolun yolcusudurlar.
Bağlı olanlar, davam insanlık için tasavvuruna sahip iken, bağımlı olanlar insanlık davam
içindir gibi bir çarpık algıya sahip olduklarından şuursuz kalabalıklarına ve beton
yığınlarına ve insan denilen gerçeği tercih ederler. Bağımlı olanlar, kafalarindaki hayali
kislilikleri hayatları ndaki gercekliklere tercih ederler.
Bağlı olanlar, sözün gücüne inanırlar bağımlı olanlar ise gücün sözüne.. Onun için bağlı
olanlar sözlerini, bağımlı olanlar ise seslerini yükseltirler.
Bağlı olanlar yüreklere ve akıllara hitap eden bir muâllim gibi bağımlı olanlar ise takım
taraftarı mentalitesiyle hareket eden amigolar gibidirler.
Bağlı olanlar, kula olan itaat, Hakka ve hukuka olan itaatsizliğin başladığı yere kadardır
diyen mümeyyiz bir kafaya sahip kimseler iken bağımlı olanlar Hakka rağmen bir itaat
algısına sahiptirler. Onların itaaleride ilkesizlik ve omurgasızlık vardır.
Bağlı olanlar, yaşadıkları çağın aktif ve etkin bir öznesi bağımlı olanlar, kendilerini nispet
ettikleri ideolojinin pasif ve edilgen bir nesnesidirler.
Bağlı ile bağımlı arasındaki fark aşk ile tutku arasındaki fark kadar derindir. Bağlı
olanları aşk, bağımlı olanları tutku tarif eder. Bir müfessirin ifadesiyle tutku tutuklar lakin
aşk özgürleştirir. Onun için bağlı olanlar, adayanlar ve adananlar, bağımlı olanlar ise
harcayanlar ve harcananlardir.
Bağlı olanlar ayağı yere basan makul bir lider tasavvuruna sahiptirler. Bağımlı olanlarsa
hayattan kopuk mahsus bir çarpık algının mağdurudurlar. Onlar liderlerine insan üstü
nitelikler vererek onu hayatın dışşına iterek imkansızlaştırırlar.
Bağlı olan, liderlerini hatasıyla sever ve başına taç eder ama onu beşeri özelliklerinden
soyutlamaz. Zira onun tasavvurunda hata yapmak mukteza-i beşeriyet yani insan olmanın
gereğidir. Bağımlı olanlarsa İmamet mitolojisindeki gibi masum lider algısına sahiptirler.
Oysaki hatadan münezzeh olma sadece Allaha mahsus bir niteliktir.
Ebu Hanife : “ Şayet ihtilafa düşerseniz ve ihtilafa düştüğünüz konuda size birileri delil
getirirlerse ve onların getirdiği delil benim getirdiğim delilden daha sağlam olursa ve siz
buna rağmen beni takip ederseniz benim yolumdan değilsiniz “ diyerek şahsa değil
delillere ve ilkelere bağlı olmanın ehemmiyetinin altını çizer. Onun için bağlılar tahkik
etmeyi taklid etmeye tercih ederken bağımlılar bunun tam tersini yapmaya
şartlanmışlardır.
Bağlı olanlar akıl ile vahiy arasındaki ilişkinin göz ile ışık arasındaki ilişkiye benzediğini
bilirler. Göz olmadan ışık ve ışık olmadan göz anlamsız olduğu gibi akı llll bloke olduğu
takdirde vahyin idrak edilmesi ve diriltici bir mesaj olması imkan dışıdır.
Bağlı olanlar hatayı imha ve hatalıyı inşa etmeye çalışırlar. Bir hatasından dolayı bir
kişinin yada cemaatin veyahut siyasi bir fırkanın üstünü çizmezler. Pirincin içindeki
taştan dolayı bir çuval pirinci çöpe atmak gibi bir israf içinde asla olmazlar. Ancak
bağımlı olanlar asla pirincin içindeki taşı taş olarak görme eğiliminde olmadıklarından
hem liderlerine hem kendilerine hemde etraflarına zarar verirler.
Bağlı olanlar fitne zamanlarında uzlaştırıcı,birleştirici ve inşa edici, positif bir misyon
yüklenirler. Bağımlı olanlarsa kin ve adavete sebebiyet veren bir tarafgirlik içine girerek
karşı tarafı imha edici bir tavır içinde olurlar.
Her inanç sisteminin,cemaatin,fırkanın,cemiyetin ve siyasi oluşumların bağlıları ve
bağımlıları vardır. Hiç bir oluşum bütün bütün bağımlılardan yada bağlılardan teşekkül
etmez. Ancak bir cemiyeti yada fırkayı çıkarları için kullanan insanlar merkeze
yakınlaştıkça o kimseler, daha kolay yönetebilmek için bağlı olanları pasifize ederek
bağımlı olanları kullanmayı tercih ederler. Zira ikna etmek emir vermekten daha
zahmetlidir.
Bu uygulama, kısa vadede pragmatik bir çözüm olsada uzun vadede hareketlerin
gerilemesine ve kokuşmasına ve bir rant fırkası haline gelmesine sebep olacaktır. Bu
durum, cemiyetler ve cemaatler için geçerli olduğu gibi siyasi oluşumlar içinde
geçerlidir. Bu işin reçetesi bağımlıları tezkiye ve terbiye etmek ve bağlıların tasfiye
edilmelerine müsaade etmemektir.
Bağlı olmak ve bağımlı olmak arasındaki fark, gündüz ile gece ,hak ile batıl, rahmet ile
zahmet, hizmet ile hezimet arasındaki fark kadar derindir.
Add Comment