Dış Güdümlü Dindarlık!

Gordon Allport, din psikolojisiyle ilgilenenlerin aşina olduğu bir isimdir. Allport, dindarlık psikolojisini incelerken dindar insan psikolojisini, dış güdümlü ve iç güdümlü dindarlık olmak üzere ikiye ayırır. “Her dindar mensup olduğu inanç sistemine göre ya dış güdümlü veya iç güdümlü dindar olur.” der.

 

Dış güdümlü dindarlıkta o kişiyi dini davranışa veya söyleme motive eden temel unsur, toplumsal çıkar, maddi menfaat, sosyal kimlik, siyaset veya ideoloji gibi benzeri dış faktörlerdir.

 

Dış güdümlü dindarlıkta çoğu kez fevri davranışlar veya söylemler insanların daha çok kimlik kazanma süreçlerine yardımcı olması için veya kendilerini daha dindar göstererek iç dünyalarındaki kendilerini suçlu hissettikleri ahlaki ahvallerini saklamak içindir.

 

Kimi insanlar kul hakkı geçer endişesiyle bir başkasının kalemini dahi kullanmaktan kaçındıklarını söyledikleri halde devlet makamında belli  yerlere geldiklerinde kendi taraftarlarına yardımcı olmaları veya ihalelerde adil olmamaları ya da devlet kadrolaşmasında meşru olmayan yollara tevessül etmeleri hepimizin şahit olduğu tutarsızlıklardır. Lakin bu kimselerin bazen dinin bazı detay konularında hassasiyet içinde olduklarını ve aşırı  tepki verdiğini görürsünüz.

 

Başörtüsü konusunda ciddi hassasiyet gösteren ve hatta Nurettin Yıldız’ın asansör fetvasını canhıraş savunan lakin karşı cinsle olan ilişkilerinde gayet laubali olan insan tipleri işte bu dış güdümlü dindar kategorisinde ele alabileceğimiz kimselerdir.

 

Nitekim fevri söylemleriyle sosyal medyada gündem yapan kimselerin, “Suriyeli bacılarımızın namusu kime emanet !”  diyerek meydanlarda çığlık atmalarına ragmen ,  bir takım müslümanlara iftira atarken Allah’tan korkmamaları ve yine karşı cinsle olan ilişkilerinde gayri ahlaki tutum içinde olmaları  Allport’un dış güdümlü dindarlık tespitini hayatın içinden daha iyi anlama imkanınız oluyor.

 

Aslında böyle tiplerin dolaylı olarak dışarıya verdikleri mesaj şudur ” Bakın ben o kadar namusluyum ki Filistindeki, Suriyedeki kadınların namusunu korunmasından dahi kendimi sorumlu tutuyorum veya ben o kadar namusluyum ki Nurettin Yıldız’ın asansör fetvasını son derece yerinde buluyorum.” Lakin sonra bir bakarsın ki bu tip, evli bir kadının karşısına ahlaksız tekliflerle çıkmış.

 

Maalesef bizim daha radikal ve sert olmayı  samimiyet, daha muhafazakar ve mutaassup olmayı dindarlık zannetme gibi bir zaafımız var!

Keşke bilseydik bu dengesiz fevri tutumların ekseriyetle göz boyama amaçlı sentetik boyalar olduklarını.

 

Hapishane ortamına dönecek olursak; kimi mahkumların duvarların ardında daha dindarlaşması veya dini tercihlerinde tam muhafazakar bir tutum sergilemeleri çoğu kez içlerindeki çelişkiyi telafi etmek veya mazilerindeki yüzlerini kızartan suçlarını örtmek için olduğu düşüncesindeyim.

 

Hapishaneye girişte eşlerinin yüzlerinin güvenlik sebebiyle görünmesi konusunda kıyamet koparanlar ve kendilerine bu konuda destek çıkmadığım için bana tavır koyan bir meşrebin takipçileri bir bakıyorsunuz ki kadın kıyafetiyle ve peçesiyle Filedelfiya’da banka soyarak bir polisin ölmesine sebep olabiliyorlar. Sakallarımı kısalttığım için bana anlamsız tepkilerde bulunan kimi yeni müslümanlar bir bakıyorsunuz ki hücrelerinde uyuşturucu ile yakalanıyorlar.

 

İç güdümlü dindarlık ise motivasyonu dışarıya değil içeriye bağlı olan dindarlık türüdür. Onun dini söylemlerinde içindeki iman ve yüreğindeki sorumluluk bilinci etkilidir. O adeta şöyle der : “Şayet Allah razı olsa ve tüm dünya küsse ehemmiyeti olmaz.”

İç güdümlü dindar, “Başkaları ne der?” kaygısı değil, “Allah ne der?” kaygısını içselleştirmiştir.

 

Dolayısıyla davranışlarında ve söyleminde ihlas vardır. İhlas, bir şeyin içindeki yabancı unsurları temizleyerek bir seeye inanmak veya bir şeyi yapmaktır. Öyleyse iç güdümlü dindarlıkta esas olan Allah’ın rızasını kazanmaktır.

 

İşte her inanç sisteminin içinde iç güdümlü samimi dindarlar olabileceği gibi dış güdümlü riyakar dindarlar da olabiliyor. Dolayısıyla esas olan bir kimsenin hangi davranışı sergilediği değil o davranışı niçin yaptığı olmalıdır.

Dini davranışın hakiki sebebini ise sadece Rabbimiz bileceğinden,  bize düşen İslamoğlu’nun da dediği gibi “Dindarlığını Allah’a göster, bana insanlığın lazım” demektir.

 

Kanımca dış güdümlü dindarlığı en iyi Maun suresi tasvir eder:

 

Dîni yalanlayanı gördün mü?

İşte böyle biridir, yetimi itip kakan,

Yoksulu doyurma arzusu/gayreti duymayan.

Yazıklar olsun şu namaz kılıp duranlara,

Onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır,

Onlar ki niyetleri yalnızca görülüp takdir edilmektir.

ve üstelik onlar, (insanlara) en ufak bir yardımı bile reddederler! (Maun 107: 1-7)

Add Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *