ABD cezaevlerinde 148 kişinin hidayetine vesile oldu

Dünya genelinde cezaevlerinde toplam 10 milyondan fazla hükümlü ve tutuklubulunuyor. ABD, cezaevi nüfusu bakımından ilk sırada. Toplamda 2 milyon 300 bini aşkın mahkum ve tutuklu hapishanelerde. ABD’de suç oranının her seneartması cezaevlerindeki yoğunluğu da beraberinde getiriyor. Hal böyle olunca ABD’de binlerce mahkum, kötü cezaevi koşullarını ve ‘kölelik’ benzeri çalışmaşartlarını protesto için bazı aralıklarla açlık grevine gidiyor. Peki ABD’deki cezaevi şartları nasıl? Mahkumlar içerde nelerle karşılaşıyor? Mesela hırsızlıktan hüküm giyen ABD’nin en ünlü halk savunucusu Malcolm X hapishane yıllarında tanıştığı biri vasıtasıyla Müslüman olmuştu. Peki mahkumlar İslam dinini nasıl seçiyor?

Sıkça filmlere konu olan cezaevi şartlarını 15 yıldır ‘chaplain’ yani ‘dini rehberlik’ görevini yapan Bilgin Erdoğan ile hem parmaklıkların ardındakihayatı hem de son kitabı ‘’Duvarların Ardında Anlam Arayışı’nı ‘’ konuştuk…

Öncelikle mahkumlar hangi konularda sizden manevi destek istemektedirler?

Mahkumlarla dini öğretiler çerçevesinde her konuda konuşabilmekteyiz. Bazenonların geçmişte yaptığı ve nadim olduğu konularda bizimle konuşmakta ve kendilerini tevbe ederek daha rahat hissetmektedirler. Dini mevzularda sorular gelmekte onların sorularına cevap vermeye çalışmaktayız. Yakınları ve fatettiğinde onlara teselli vermekteyiz. Ailevi sorunları olduğunda onlara tavsiyelerde bulunmaktayız. Çocuklarıyla ilgili nasıl ilgilenmeleri konusunda nasihatlar vermekteyiz. Çıktıktan sonra nelere dikkat etmeliler hususunda önerilerde bulunmaktayız. İslami eğitim almayı düşünen kimselerle ilgili neler yapmalılar, hangi eğitimlerden geçmeliler konusuyla ilgili malumat vermekteyiz. Depresyonda olduklarında onlarla konuşarak onlara iyi gelmeye çalışmaktayız. İntihar teşebbüsünde bulunduklarında onlar 24 saat kamerayla kontrol altında olan bölümlerde olurlar. Onları ziyaret etmek ve moral vermek yargılamadan yüreklerine nüfuz etmek önemlidir. Hapishane içinde kavga ettiklerinde veya kurum için kuralları ihlal ettiklerinde hücre hapisinde olurlar onlarla orada konuşmak ve davranışlarını ıslah etmeleri için incitmeden yaklaşımlarda bulunmak önemlidir. Zihinsel sorun yaşayan insanlarla ilgilenmekte onlarınolduğu departmana onlara dini öğretiler çerçevesinde moral vermeye yalnız olmadıklarını hissetirmeye çalışıyoruz.

Parmaklıkların ardında anlam nasıl aranıyor?

Ben insanların hapishanede dindarlaşmasının en büyük sebebinin vicdanlarıyla başbaşa kalmaları ve geçmişlerini sorgulayabilmek için buna zaman bulabilmelerinin olduğunu düşünüyorum. Zira böyle bir dünyada insan kendisine vakit bulamıyor. Onun için düşünmüyor, onun için sorgulamıyor. Lakin hapishanelerde bu imkan nispeten oluyor.

Bir mahkuma nasıl teselli veriyorsunuz? Bir örnek verebilirmisiniz?

Bir mahkum ” Benim üzerinde tefekkür ederek her gün bana ışık olabilecek Kur’andan bir sure tavsiye edermisin? dedi. “Asr suresi” tavsiyeettim. Aradan bir müddet geçtikten sonra yeniden ziyaretimde bu sureyi herokuyuşumda ağlıyorum ama içime de huzur veriyor bu sure dedi. Evet, Asr suresi özelde mahkumlara ama genelde herkese rehber olacak özet bir suredir. Hayatımızın adeta logosudur. Ne yaparsak kaybetmeyiz sorusuna gökler ötesinden gelen muhteşem bir cevap. İşte bu muhteşem sureyi duvarların ardında dahi hayatına geçiren huzur bulur ve ondan mahrum olan aleme sultan dahi olsa ziyandadır. Zira huzurun hakiki anahtarı bu hayatta ne yapman gerektiğini bulmuş olmaktır.

Sizin müslüman olmasına vesile olduğunuz kimseler var mı?

Aslında gurbette beni en çok mutlu eden ve bu mesleği yapmaya motive edenşehadetlerine vesile olduğum kimseler. Son 14 senede 148 kişiye bu anlamda vesile oldum. Lakin kim olursa olsun tüm mahkumlara eşit mesafede olmak ve ilgilenmek durumundayız.

Dini rehberlik hizmeti ağır suç işlemiş kimselerde etkili oluyor mu? Müebbet hapis cezasına çarptırılan birisi nasıl olur da umut var olur?

İnsanlarla bireysel olarak ilgilendiğinizde bunun etkisini görüyorsunuz. Acının bir anlamı olduğunu hatırlama imkanı buluyorlar. Bir mahkum müebbet hapiste olmayı kafasına takıyordu. İslamı hapiste tanımıştı. Ona hapise gelmeseydin belki de müslüman olamayacaktın dedim. Belki yıllarını nispeten kaybettin ama hakiki özgürlüne kavuştun hatırlatması yaptım. Aradan bir hafta geçmeden o dediklerin bana çok iyi geldi demişti. Bazen hastalarla konuşuyoruz. Onlar da moralmen daha iyi oluyorlar. Hücrede kalan mahkumlar kendisini dinleyecek birileriyle konuşmayıarzu ediyorlar. Ziyaret edemediğimizde niçin geçtiğimiz hafta gelemediğimizi soruyorlar.

İmanın insan ruhuna en hakiki hediyesi umuttur. Bittim dediğiniz yerde Allah yettim der. Onun için hayatta süprizlere açık olmak gerekir. Lakin imanın birdiğer en büyük hediyesi ahiret inancıdır. Allah’ın bu hayati bir defa yaratmaya gücü yetmiş ise bir defa daha yaratmaya gücü yeter bilinci. Ancak en büyük teselli acının dahi anlamı olduğunu keşfettirmek. Saçımızın dahi anlamı varise sancımızın ve acımızın dahi anlamlı var. Kimileyin hasta oluruz ve yıllarca konuşmadığımız aile fertleriyle barışırız. Hapsiahneye düşeriz ama ebedi hayatımızı kazanırız. Kendimize geliriz. Bu şekilde telkinler muhatapta etki azrediyor.

Son olarak “Duvarların Ardında Anlam Arayışı”  isimlikitabınızdan bahsedebilir misiniz? Kitapta nelere değindiniz?

Bir insanı varoluşsal anlamlılığıyla buluşturmak o kimseye yapılacak en büyük hizmet olmasından yola çıkarak bu kitapta dini rehber olarak çalıştığım hapishanedeki mahkumlarla yapmış olduğum konuşmalar ve söyleşiler var. Bu eserde, ABD’nin yetimhanelerinde yetişip suç işledikten sonra hapishanede İslam ile varoluşsal anlamını keşfeden bir mahkumla olan diyaloğum veya kanlı bir çete üyesi ile olan mülakatım, Vietnamda savaşmaya gittikten sonra kızına tecavüz eden arkadaşını öldüren ihtiyar mahkumun hayata dini değerlerle tutunma çabası veya erken kürtaj yaptığı için üç defa ağırlaştırılmış müebbet yiyen mahkum doktor ile olan hasbihalim ve buna benzer dini ve sosyal içerikli gözlemlerim ve tespitlerim, aklıma gelenler.”Duvarların Ardında AnlamArayışı” benim kaleme aldığım altıncı kitabım. En iddialı olduğum ve enfazla faydalı olacağına inandığım kitabım diyebilirim.

Röportaj: Anıl Sural